Beliz Baylan

‘Psikolojik güvenlik” ifadesini gördüğünüzde ilk olarak aklınıza neyin geldiğini gerçekten merak ediyorum. Muhtemelen birçoğunuz şu anda mevcut iş yerlerinizde hangi tema üstünden en çok problem yaşıyorsa bu temaya ilişkin kendisini iyi hissetmeyi ve problemlerinin çözülmüş versiyonunu düşünmüş olabilir. Ya da bazılarınızın aklına ilk gelen; haklarının korunduğu, motive ve üretken bir şekilde çalışabileceği bir iş yeri de olabilir.

Esasında psikolojik güvenlik, bir önceki paragrafta aklınıza geldiğini var saydığım her şeyin zemininde yer alan ve onlara sahip olmamızın temel koşulu olan ”sağlıklı iletişim’‘ ve ”özgür ifade alanı” ile ilgili 🙂 Evde, okulda ya da iş yerinde farketmeksizin psikolojik güvenlik, bizlerin elimizden gelenin en iyisini yapabilmemiz için olmazsa olmaz!

Şimdi bir düşünün, en son ne zaman ve nerede kendinizi gerçekten üretken, yaratıcı ya da yenilikçi hissettiniz? Bu hayatınızın herhangi bir zaman diliminde olabilir. Şu anda sizinle gurur duyan ve başarılarınızı takdir eden yöneticileriniz ve çalışma arkadaşlarınız varsa şimdiki iş yeriniz olabilir. Ya da üniversite yıllarında size iyi bir şekilde rehberlik eden bir danışman hocanız varsa o zamanlar aklınıza gelmiş olabilir. Hatta daha da geriye gidelim… ihtiyaçlarınızın önemsendiği ve karşılandığı bir aile içinde büyüdüyseniz belki de aklınıza ilk gelen çocukluğunuz bile olabilir.

Herkes Maslow’un şu ünlü ihtiyaçlar piramidine eminim bir yerlerde denk gelmiştir. Bu piramide göre insanlar topluma katkıda bulunmak ve kendilerini gerçekleştirebilmek için temel ihtiyaçlarının (barınma, beslenme, sevgi, aidiyet… vb.) karşılanmasına ihtiyaç duyarlar. Sosyal psikoloji alanında araştırmacılar, son zamanlarda psikolojik güvenliğin de bu ihtiyaçlar arasına dahil olduğunu hatta öneminin giderek arttığını belirtiyor.

Peki, psikolojik güvenlik daha derin anlamıyla ne demek?

Psikolojik güvenlik; kişilerarası ilişkilerde risk alabilmek, kendinizi açık bir şekilde ifade edebilmek ve olumsuz sonuçlardan korkmadan ve baskı altında hissetmeden endişelerinizi dile getirirken kendinizi güvende hissetmek demektir. Bir başka yönüyle, yargılanma ya da yanlış anlaşılma kaygısı olmadan yaratıcı fikirlerinizi ortaya koymak için teşvik edildiğinizi hissettiğiniz zaman ve mekanlar da psikolojik olarak güvende olduğunuz anlamını taşır. Hayal edin, iyileştirmelerin ve geliştirmelerin hangi alanda olması gerektiğine dair fikirlerinizi liderlerinize açıkça ifade edebildiğiniz ve katılımcı olabildiğiniz bir iş ortamı kulağa ne kadar da güvenli geliyor değil mi? 🙂

Çok çeşitli sektörler içinde yürütülen geniş çaplı örgütsel psikoloji araştırmalarına göre; iş yerlerinde psikolojik güvenlik sağlandığında ekip performansı, üretkenlik, yaratıcılık, iş kalitesi ve çalışan motivasyonu da artış gösteriyor. Bu çıktıyı sağlık psikologlarının yaptığı araştırmalar da şu şekilde destekliyor; daha motive ve daha güvende hisseden çalışan = daha az sağlık sorunu yaşayan çalışan 🙂

Psikolojik Güvenlik İçin Hangi Liderlik Becerileri Önemlidir?

Bazı insanlar lider olarak doğar. Ancak günümüzde birçok lider ne yazık ki bu anlamda becerilerini geliştirmek ve iyileştirmek zorunda. Bir organizasyon lider rolündeki çalışanlarının becerilerini geliştirmeye ne kadar yatırım yaparsa örgüt içinde psikolojik güvenlik de o kadar artış gösterecektir.

İş yerinde liderlerinin bu anlamda desteklendiğini gören çalışanların kıdemli liderlerine olan bağlılığının %64 gibi ciddi bir oranda artış gösterdiğini ilk okuduğumda açıkçası ben çok şaşırmıştım. Siz ne düşünüyorsunuz?

Peki, hangi beceriler mevcut olduğunda psikolojik güvenlikten bahsediyoruz:

  • Ekip içi anlaşmazlıkların konuşulmasına olanak tanıyan ”açık ve eşitlikçi iletişim becerileri”
  • Bireyin ya da ekibin başarısını kendisinin önünde tutabilme
  • Çalışanlarda merak duygusunu ve kişisel gelişim arzusunu harekete geçirebilecek teşvik becerisi ve destek sistemi

Liderler, ortaya koydukları basit eylemler ile ekiplerinin psikolojik olarak kendilerini güvende hissetmelerini sağlayabilirler. Özellikle bazı liderlik tarzı bu yapıyı beslemekte oldukça etkili!

İlk olarak, ”rehber lider” genellikle ekip üyelerine danışır, görüş ister ve onların görüşlerini gerçekten dikkate alır. İkinci olarak, ”destekleyici lider” olumlu bir ekip iklimi yaratılmasını sağlar ve çalışanları yalnızca bir çalışan olarak değil çeşitli ihtiyaçları olan bireyler olarak görür ve onları destekler. Bu davranış aynı zamanda çalışanların da birbirlerini desteklemeleri konusunda rol model niteliği taşır.

Buna karşın, bir lider türü ne yazık ki oluşmuş psikolojik güvenliği yerle bir edebilir. ”Zorlu (challenging) lider” ekip üyelerinin üzerinde zaman ya da kontrol baskısı kurarak kendilerini ifade alanlarını daraltabilir ya da kendini ifade eden çalışanlara uyguladığı yaptırımlarla demotive edebilir.

Liderler Çalışanların Ruh Sağlığını Nasıl Destekleyebilir?

Son zamanlarda iş yerlerinde çalışanların üretkenliği, mutluluğu, iyilik halleri desteklenmesi gereken ve üzerine bolca yatırım yapılan bir konu haline geldi. Ancak burada hassas bir denge açığa çıkıyor. Çalışanların sorunlarını çalışan sadece kendi mi çözmeli? Yönetimin bu konuda üzerine düşen onlara sadece kendi problemlerini kendilerince çözebilecekleri çeşitli platformlar mı sunmak? Basit bazı eylemlerle yönetim de bu oyunun aktif bir oyuncusu haline gelebilir mi?

Basitçe ortaya konabilecek iki örnek verelim:

Damgalamayı önlemek: İş yerlerinde birçok çalışan yaşadığı mental zorlanmalar sebebi ile damgalanmaktan ya da verimi düştüğü algısı ile işlerini kaybetmekten endişe duyarak psikolojik destek almıyor ya da alıyor olsa da bunu rahatlıkla dile getiremiyor. Bu nedenle psikolojik desteğin normalliğini savunan ve destekleyici olan bir yönetim anlayışı çalışanların kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlayabilir.

Düzenli geribildirim almak: Çalışanlarla düzenli aralıkta yüz yüze görüşmeler yapıyor olmak ve işe karşı motivasyonla beraber iş dışındaki yaşamlarında da verimlerini etkileyebilecek değişimlerin olup olmadığını konuşabiliyor olmak önemlidir. Merak edildiğini ve önemsendiğini hisseden bir çalışan her zaman daha samimi ve daha motive hisseder, iş yerine geliştirdiği bağlılık ve aidiyet duygusu da artar.

Özetle… Nasıl Bir İş Yeri İklimi Psikolojik Güvenliği Sağlar

Psikolojik güvenlik kavramını yeterince anladığımızı düşünerek işyeri iklimini psikolojik olarak güvenli hale getirecek parametreler neler buna yakından bakalım isterim:

Açık iletişim ve destek: Çalışanların fikirlerinin ve sorunlarının önemsendiği, açık iletişimin teşvik edildiği iş yeri psikolojik güvenlik ikilimi için ön koşuldur.

Yapıcı geribildirim ve eleştiri: Geri bildirim süreçlerini olumlu ve yapıcı bir şekilde yönetmek önemlidir. Eleştirilerin kişisel olmadığını ve gelişim için olduğunu vurgulamak, çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlar ve eleştirileri şahsi bir saldırı olarak algılamak yerine kendi gelişimi için bir fırsat olarak kullanır.

Adalet ve şeffaflık: Karar alma süreçlerinin ve politikaların adil olduğundan emin olmak gerekir. Şeffaflık, çalışanların iş yerindeki olayları anlama ve kabullenme sürecinde önemli bir rol oynar. Kapalı kapılar ardında konuşulan meselelerin ve alınan kararların varlığı, çalışanların işyerlerine olan güvenlerini sarsacaktır.

Eğitim ve gelişim fırsatları sunmak: Çalışanların becerilerini geliştirmeleri ve işlerini daha iyi yapabilmeleri için eğitim ve gelişim fırsatları sağlamak, onların işlerinde daha güvende hissetmelerini sağlar.

Çalışanların katılımını teşvik etmek: Karar alma süreçlerine ve iş yerinin yönetimine çalışanları dahil etmek, onların kendilerini iş yerinde daha güvende hissetmelerini sağlar. Bu aynı zamanda çalışanın kendisini işyerinin bir parçası gibi hissetmesine ve aidiyet duygusunu geliştirmesine olanak tanır.

Çatışma yönetimi becerilerini geliştirmek: Çalışanlara çatışma çözme ve iletişim becerilerini geliştirmeleri için destek sağlamak, iş yerindeki ilişkilerin güçlenmesine ve dolayısıyla psikolojik güvenliğin artmasına yardımcı olabilir.

Tüm bu bilgilerin kapsamında dilerim sizler de kendinizi psikolojik anlamda güvende hissedebildiğiniz, bu konuda gelişime açık ve adım atmakta sakınca görmeyen şirketlerde kendi kişisel potansiyelinize, başarı ve aidiyet duygusuna bir adım daha yaklaşırsınız 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir